KİTAP
24 March 2016

#PERŞEMBEBEŞLİSİ

#perşembebeşlisi

Bir hayalin peşinde…

“Babam beni Belgrad’da bir basketbol maçına götürdü. Bu maçın sonunda bir adam faul çizgisinden gözleri bir bantla kapatılmış olarak faul atışları yaptı ve on atışın onunu da sayıya çevirdi. Bu gösteri çok hoşuma gitti ve basketbola ilgi duymaya başladım. Daha sonradan öğrendim ki oynayan takımlardan biri Avrupa turnesine gelen Galatasaray ve gözü kapalı şekilde faul atan kişi de Yalçın Granit’miş.”

Adanmak, Türkiye’de benzeri gittikçe azalan kitaplardan biri; bir başarı öyküsünün kahramanının yaşamına eğilen, unutulmasının önüne geçmeyi amaçlayan bir çalışma.

Yalçın Granit, Türk basketbolunun kuruluş yıllarından başlayarak bugüne kadar etkin rol oynamış; önce sahada, sonra kulübede, ardından da yazılarıyla basında milli basketbolumuz için emek vermiş bir isim. Bu kitap, yalnızca onun basketbol macerasını kayda geçirmeyi amaçlamıyor. Adanmak, hem spor tarihimiz için bir belge hem de yeni kuşaklar için bir şeye adanabilmenin ve başarılı olmanın imkânsız olmadığını gösteren örnek bir yaşamöyküsü.

“Adanmak”, Hazırlayan: Ali Granit, Can Yayınları, 392 sayfa.

 

Mücadeleyle geçmiş bir hayatın sürükleyici çizgi romanı

“Bu topluma kin duymaya başladığımda 17 yaşındaydım…”

Yetmiş yaşını devirmiş olan Louis Auguste Blanqui hayat hikâyesini anlatmaya bu kelimelerle başladı. Devrimci bir cumhuriyetçi ve alt edilemez bir özgürlük savunucusu olan Blanqui, burjuvazinin ve monarşistlerin azılı bir düşmanıydı. Karl Marx onun için “işçi sınıfının gerçek önderlerinden biri” diyordu. Bu ödün vermez devrimci, ömrünün kırk üç yılını Fransız hapishanelerinde geçirdi. Bu yüzdendir ki o, adıyla değil tutsak sıfatıyla anıldı. 1877 yılında gazeteci Aurélien Marcadet, Blanqui ile cezaevinde haftada bir kez görüşerek onun kendi dilinden hayat hikâyesini yazdı. İşte bu kitap da bahsi geçen söyleşinin çizgilere dökülmüş halidir.

“Ne Tanrı Ne Efendi”, Locatelli Kournwsky/Le Roy, Mylos Kitap, 216 sayfa.

 

Bizi tahmin edilebilirliğimizle tanıştıran kitap

Biliyor musunuz, davranışlarınız fazlasıyla öngörülebilir. Özellikle de öngörülemez olmaya çalıştığınız anlarda. Bu durum size özel değil, çoğumuz için geçerli. Ve sadece bu gerçeğin bilincinde olmak bile denklemi sizin lehinize değiştirebilir.

William Poundstone önce can alıcı –hatta bazen can yakıcı– örneklerle tahmin edilebilirliğimizin hayatımıza ne gibi etkileri olduğunu gösteriyor, ardından bunun getirdiği dezavantajları avantaja çevirmek için makul ve uygulanabilir öneriler getiriyor. Günlük hayatta temas ettiğimiz insanların hangi bariz düşünce kalıplarıyla karar verdiğini bilmenin ya da hep daha fazlasını tükettirmek için yeni yollar arayan şirketlerin bize hangi zaaflarımız üstünden yüklendiklerini görmenin, yatırım tercihlerimizden paket üyeliğimiz için pazarlık yapmaya, şans oyunlarından kaleciyi ters köşeye yatırmaya kadar pek çok alanda nasıl fayda sağlayabileceğini gösteriyor.

Taş Kâğıt Makas, zihin okumanın henüz mümkün olmadığı bir dünyada ona en yakın şeyi sunuyor: Bizi tahmin edilebilirliğimizle tanıştırıyor.

“Taş Kâğıt Makas”, William Poundstone, Çeviren: Zeynep Yeşiltuna, Domingo Yayınevi, sayfa 328

 

80. yaşını 80. kitabıyla kutluyor

Çocuk edebiyatı denince akla gelen ilk yazarımız Gülten Dayıoğlu bu yıl 80. yaşını kutluyor. “Yoksa Sen misin?” yazardan okurlarına 80. yıl hediyesi…

Bürküt 15. yüzyılda Orta Asya’da yaşayan bir Türkmen kızı. Doğuştan Şamanlık yeteneğine sahip. Kutsal Vooo Bataklığı’nda boğulmak üzereyken çamurdaki Anaşidalar ona uzaylı-insan niteliği kazandırırlar. Çünkü kendisine göksel güçler tarafından, insan soyunun yok olmaması konusunda önemli bir görev verilmiştir. Bengü ise 21. yüzyılda İstanbul’da yaşamaktadır. Kayak kazasında çığ altında kalır. Ruhu varlığından kıvılcım gibi sıçrayıp çıkar. Paralel evrenlerdeki geçmiş zaman katmanlarına savrulur. Orada Bürküt’e sığınıp onunla bütünleşir. Bürküt, ruh eşiyle birlikte Asya’da on yıl süreyle destansı serüvenler yaşar. Sonunda Oğuz Kağan’ın Çin’de yaptırmış olduğu efsanevi Beyaz Piramitler’e ulaşır. İnanışa göre piramitlerde, tüm dünyada barışı sağlayacak gizemli bir güç saklıdır. 2001 yılbaşı gecesinde, dünyayı şaşırtan bir olay yaşanır. On yıl önce yarı ölü hâlde, bitkisel hayata tutsak olan on beş yaşındaki Bengü birdenbire canlanır. Çünkü ruhu, Bürküt’ten ayrılıp kendisine geri dönmüştür. Amaaa!

“Yoksa Sen misin?”, Gülten Dayıoğlu, Altın Kitaplar, 288 sayfa.

 

Tıbbın kısa tarihi

“Hastalık ile hekimler arasında tenin savaş alanında süren savaşın başı ve ortası var ama sonu yok. Bir başka deyişle, tıp tarihi sonu zaferle biten basit bir hikâye olmaktan çok uzak.”

Böyle diyor Britanyalı tarihçi Porter, tıbbın doğuşunu ve gelişimini ana hatlarıyla anlatan kitabının başında. Ve ardından, on binlerce yıl önce yaşamış avcı-toplayıcı topluluklarından başlayarak insanın hastalıkla mücadelesini aktarıyor.

Modern tıbbın sunduğu incelikli tedavilerin henüz hayal bile edilemediği zamanlarda ne tür hastalıklar ve bunlar için ne gibi çareler vardı? İnsanlar hastalandıklarında veya yaralandıklarında kime gidiyor ve ne tür tedavilerden medet umuyorlardı? Hastalıklara, doktorlara, bedene, tedavilere, hastanelere bakış zaman içinde nasıl değişti? Yirminci yüzyıla kadar en iyi ihtimalle plasebo olarak işe yarayan ilaçlar nasıl oldu da son yüzyılda çok hızlı bir gelişim sürecine girdi? Eskiden sadece doktor ve hastadan oluşan tıp sahnesi, nasıl hastayla doğrudan ilişkisi olmayan sayısız aktörün yer aldığı son derece büyük ve kârlı bir sektör haline geldi?

Şamanlardan ve büyücü hekimlerden modern doktorlara, berber-cerrahlardan uzman cerrahlara, ilkel ampütasyonlardan organ nakillerine, tıp bilimi epey yol kat etmiş gibi görünüyor. Ama Porter’ın da vurguladığı gibi, bu kitap bir zafer hikâyesinden ziyade, tıbbın kimi zaman umut kimi zaman umutsuzluk telkin eden ve hâlâ sürmekte olan ilginç hikâyesini sunuyor.

“Kan Revan İçinde”, Roy Porter, Çeviren: Gürol Koca, Metis, 200 sayfa.
Haberi Paylaş:

Beşiktaş Belediyesi


BKS logo

© 2024 Beşiktaş Belediyesi. Sitedeki tüm metin ve görseller Beşiktaş Belediyesi'ne aittir. İzinsiz kullanılamaz.

F5 İletişim