Selaamm, Serpil ben! Üst düzey bir şirkette yöneticiyim. Çok zengin bir kocam, harika çocuklarım ve havuzlu bir villam var. Yok kız şaka dönmeyim ben. Lakabım da “Diyarbakırlı Deli Serpil”. Diyarbakırlı değilim. Deli de değilim. Neyse dur anlatacağım bunu… Bir şey diyeyim mi eskiden çok korkardım sizden, köşe bucak saklanırdım. Gerçi siz de benden saklanırdınız ya neyse. Karar verdim korkularımın üzerine gitmeye; yüzleşince geçermiş diyorlar. Ay zaten pek sıkılıyorum bu aralar, gelin de iki laflayalım. Yani siz de hazırsanız bu yüzleşmeye tabii. Yok ayol “Siz bana neler yaptınız” diye dram yaratmam, küründen de olsa kabare yani sonuçta… İki gullüm yaparız, güler eğleniriz. Kısır falan da yaparız. Yanına bir de çay, tamam. Neyse şimdi benim telefon açmam lazım, geldiğinizde zile basarsınız zaar. E hadi görüşürüz o zaman.
“Küründen Kabare”de bir zamanlar haber bültenlerinde dehşet saçarken gördüğünüz, o çok eğlendiğiniz mekândaki şen şakrak solistliğinden bildiğiniz, yoldan geçerken çaktırmadan süzdüğünüz, cinayet haberlerinde ne de sık rastladığınız… Ama transseksüellikle ilgili ne kadar fikriniz, olumlu ya da olumsuz ne kadar önyargınız olursa olsun aslında daha önce hiç tanışmadığınız Serpil’le tanışacaksınız.
Seyhan Arman’ın yazıp oynadığı biraz gullüm, biraz madilik azıcık da tarizlikli oyunu Küründen Kabare’yi Melisa İclal Yamanarda yönetti. Dramaturgluğunu Sinem Özlek’in yaptığı oyunun, dekor ve kostüm tasarımı; Aslı Ersüzer’e, ışık tasarımı ise Cem Yılmazer’e ait.
“KÜR” yalan demek bu arada…
ÜCRETSİZ