TÜRKİYE
8 January 2016

İHTİYAÇ HARİTASI

İhtiyaç Haritası
B+ 27. sayı
Söyleşi: Dilan İlhan
Fotoğraf: Cenk Arman

Ekim 2015’te yayına başlayan “Online İmece Platformu” www.ihtiyacharitasi.org, ihtiyacı olanları ve ihtiyacı karşılayabilecek destekçileri buluşturuyor. Sistem sayesinde birçok farklı alanda ihtiyaç girilebildiği gibi yine birçok farklı alanda destek sunma imkânı doğuyor. İlanlar bir ekip tarafından dikkatlice inceleniyor; doğrulandıktan sonra haritadaki yerlerini alıyor. Hayvanlar için mamadan okullar için kırtasiye malzemesine, bot, battaniye, monta kadar pek çok başlıkta talep oluşturabilmek mümkün. İhtiyaçlar ya da destekler sadece elle tutulur olanlarla sınırlı değil. Örneğin site aracılığıyla çocukların bakımına yardımcı olabilir, ders verebilirsiniz. Sistem “Ne yapabilirsiniz?” diye soruyor, gerisi size kalmış. Zincirin bir halkası olabilmek için öncelikle siteye üye olmak gerekli.

“Online İmece Platformu” İhtiyaç Haritası’nı, sistemin kurucularından Elif Kalan ile konuştuk. Beşiktaş’ta buluştuğumuz Kalan, fikrin olgunlaşma sürecini ve sistemin detaylarını aktardı. Kalan, temel hedeflerinden birini şöyle vurguladı: “Genelde bir taraf bir tarafa sürekli veriyor, destek oluyor. Bir taraf da diğer tarafa sürekli muhtaç. Biz bu davranışı değiştirmek istiyoruz. Bir dönem sizin bir ihtiyacınız olabilir ama bir süre sonra başkasına destek olabilir, ihtiyaç karşılayabilirsiniz.”

Öncelikle, kimdir Elif Kalan?
Elif Kalan, bir Beşiktaş sakini aslında. Yaklaşık 14 yıldır Beşiktaş’ta oturuyorum. 2001’de üniversite okumak için geldim İstanbul’a. Yine aynı yıllarda gençlerle ilgili bir dernekte gönüllü çalışmaya başladım. Bu sayede hem birçok kurum tanıdım, hem de birçok kentten, birçok insanla tanıştım. Sivil hayat; sosyal, kent düzeyinde, bireysel sorumluluklar derken bir anlamda kariyerim oluştu. Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunuyum. Yüksek lisans çalışmalarıma Sabancı Üniversitesi Uyuşmazlık Analizi ve Çözümü programında başladım, Londra Ekonomi Okulu (LSE) Siyaset Sosyolojisi Bölümü’nde tamamladım. Çatışma çözümü ve sosyoloji alanlarında çalışmalar yaptım. UNICEF, UNDP, Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği gibi kurumların projelerinde yer aldım. Gençlik ve kadın çalışmalarında aktiftim. Ayrıca uluslararası bir gençlik projesi yürüttüm, Türkiye genelinde kadın meclisleri kolaylaştırıcısı olarak çalıştım. Bu anlamda, İhtiyaç Haritası’na gelme sürecimiz belli bir birikimin ürünüdür.

Nasıl doğdu İhtiyaç Haritası fikri?
Ali Ercan Özgür, aynı süreçlerden geçtiğimiz bir arkadaşım. Aynı bölümden mezunuz, dernekte beraber çalıştık, benzer projelerde yer aldık. Onunla hep konuşup sorguladığımız şeyler vardı: “Yaptığımız eğitimlere gerçekten ihtiyaç sahipleri mi geliyor? Nasıl bir etki bırakıyoruz?” Son yıllarda çok fazla kaynak gelmeye başladı Türkiye’ye. Hem ülkenin kendi içinde sosyal projelere kaynak yaratılıyor, hem de uluslararası örgütlerden kaynak geliyor. Bir süre sonra bunların gerçek ihtiyaç sahipleriyle buluşması noktasında sıkıntılar olduğunu gördük. Bir yandan sorgulayıp diğer yandan Türkiye’nin farklı yerlerinde çalışmalarımıza devam ederken, böyle bir harita fikri ortaya çıktı. Aslında konuşa konuşa şekillendi.

Kaç kişi yola çıktınız?
Dört kişi: Ali Ercan Özgür, ben, Mert Fırat, Güler Altınsoy. Ali Ercan, Güler ve ben, her zaman bu tarz projelerde yer alan bir arkadaş grubuyduk zaten. Mert Fırat’la da yollarımız yine bir sosyal sorumluluk projesinde kesişti. Bir projemize destek vermişti, sonrasında hep bu konuyu konuşur, dert edinir olduk. Onun da hayalinde “yapılanları bir arada nasıl görebiliriz?” düşüncesi vardı ve başından beri projenin içinde yer aldı. Bizim dışımızda ayrıca ciddi bir ekip var tabii, yaklaşık 10 kişiden oluşan. Onlar arama yapıyorlar, buluşturmalara destek oluyorlar. Örneğin, 30 bot ihtiyacı geliyor ama yaş grubu nedir bilinmiyor. Bu detayların ortaya çıkmasını sağlayan bir ekip bu. Gönüllülük bizim için çok önemli. Herkes mahallesinin gönüllüsü aslında bu noktada ve yasalarda neler yapabileceğiniz açık. Onu kullandığınızda zaten pek çok şey değişmeye başlıyor.

Sistem nasıl çalışıyor?
Önce siteye üye olmanız gerekli. Böylece gönüllü çalışmalara katılmış oluyorsunuz. Bir ihtiyaç girebilir ya da destek alanı oluşturabilirsiniz. Girilen ihtiyaçla ilgili bilgileri önce editör arkadaşlarımız okuyorlar. Gerçekten öyle bir ihtiyaç var mı bunu anlamaya çalışıyorlar. Ayrıca ihtiyacın, herkesin anlayabileceği şekilde çıkması gerekiyor harita üzerinde. Eğer anlaşılır değilse ilgili kişiyi arıyorlar. Özellikle bireysel konularda, muhtarları da aramaya çalışıyoruz. Bölgedeki gönüllü arkadaşlarımız destek veriyorlar. Yani bir doğrulama sisteminden sonra ihtiyaçlar haritaya ekleniyor. İhtiyacı karşılayacak kişinin başvurusunu da önce biz görüyoruz, bununla ilgili de bir doğrulama yapıyoruz. Ondan sonra sıra ihtiyaç ve kaynağı buluşturmaya geliyor. Bir de şu var: Örneğin herhangi bir platformda bir akülü sandalye ihtiyacı paylaşılmış ama aslında o ilan bir yıl öncesinin. Yani ihtiyaç güncelliğini yitirmiş. Biz bu noktada diyoruz ki, 300 kitap lazımsa, 301. kitap başka bir yere gidebilir çünkü oranın ihtiyacı karşılandı. Bu güncelliği de koruyarak doğrulama sürecini yapmaya çalışıyoruz.

İhtiyaç Haritası kaç kişiye ulaştı bugüne kadar?
5.000’e yakın ihtiyaç ve destek geldi bize. Bunların yüzde 80’i ihtiyaç olarak girildi. Hemen hemen 200’e yakın ihtiyaç ve destek buluştu. Devam eden süreçler de var. Siteye üye sayısı 12 bin gönüllüyü geçti. Facebook ve twitter’da oldukça ilgi görüyor; sosyal medya bu anlamda bize ciddi bir destek oldu. Rakamlar evet bizim için önemli ama bunun ötesinde insan hikâyelerinin çok önem taşıdığı bir platform bu… Mesela Diyarbakır’da bir öğretmen “Teleskop istiyorum” dedi. Biz orada 10, belki 20 tane ihtiyaç başlığı açsak, teleskobu düşünemezdik büyük bir ihtimalle. Giresun’dan bir öğretmen dedi ki: “Bilgisayarım var, projeksiyonum var, sadece bir tane hoparlör istiyorum.” Hemşirelik okuyan bir öğrenci, hemşirelikle ilgili çok spesifik bir kitap istedi. Bireysel olduğu için göz ardı etmiyoruz, cevap vermeye çalışıyoruz ve o kentte yaşayan başka biri o hemşirenin kitap ihtiyacını karşılayabiliyor. Bizim için bu hikâyeler, bu davranış değişikliği çok önemli. Bu bireysel ihtiyaçlar, bir süre sonra bir şekilde kümelenip başka projeler de doğurabilir. Öğrencilerin ciddi bir TEOG, LYS kitabı eksikliği olduğu ortaya çıktı örneğin ve bununla ilgili ayrı bir çalışma yapılabilir. Bu bize aslında başka bir resmi de gösteriyor. Kent bazında, özellikle bireysel ihtiyaçlar birbirine yakınsa karşılatmaya, buluşturmaya çalışıyoruz.

Belli bir tarihe kadar, belli bir hedefiniz var mı?
Öncelikli hedefimiz, geri dönüşü hızlandırmak. 15 günde geri dönüyoruz ve bunu bir haftaya çekmek istiyoruz. Yani 2015 sonuna kadar 10 bin ihtiyacı karşılayacağız demiyoruz. Mümkün olduğunca süreyi kısaltıp buluşmaları da tabii ki çoğaltmak istiyoruz.

Analiz için belki erken ama bölgelere göre ihtiyaç konusunda ne tür farklılıklar var?
En çok hangi kentten ihtiyaç ve destek girilmiş diye baktık. Tabii İstanbul başta. Sonra Ankara ve İzmir geliyor, ardından Adana, Bursa, Urfa, Van… Her bölgeden ihtiyaç talebi geliyor. Belli bir bölgede, belli ihtiyaçlar var gibi düşünüyoruz ama sadece Güneydoğu’da değil, İstanbul’da da okulların ciddi ihtiyaçları var ve hemen hemen aynı konularda bunlar. Biz, bunun ortaya çıkmasını istiyorduk biraz da, insanlar bunu görmeye başladı. Okul ihtiyaçları Muğla’da da, Mersin’in bir köyünde de aynı şekilde çıktı, Urfa’da da, Ordu’da da aynı. Okullarla ilgili böyle bir durum var.

İstanbul’da özellikle mültecilerle ilgili talepler geliyor mu?
Suriyeli, Afgan mültecilerle ilgili olarak, onlarla çalışan dernekler ve kişiler bizimle iletişime geçti. Battaniye ihtiyacı var mesela şu an gündemde olan. Birebir mültecilerin kendisi değil ama onlarla çalışan kişiler, dernekler siteyi kullanabiliyorlar. Bizim önemsediğimiz bir alan. Bir süre sonra belki belediyelerle ortak bir çalışma yapılabilir. Bunu zamanla göreceğiz… Ama mültecilerin ihtiyaçlarını çok önemsiyoruz, girilmesini istiyoruz.

İhtiyaç Haritası’nı diğer platformlardan ayıran en önemli özellik nedir sizce?
Birincisi, biz bu çalışmaları tüm Türkiye üzerinden görmüş oluyoruz. Diğerlerinden ayrıldığımız en büyük nokta belki de bu, harita tabanlı olması. Yani siz, yaşadığınız mahallede, kentinizde neler oluyor, görüyorsunuz. Ve sonuçta ülkenin genel durumu için de bir perspektif ediniyorsunuz. Diğer bir fark, kim nerede nasıl yardım etmiş, nerede neye ihtiyaç var, bunu çok net bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Ayrıca biz bağış almıyoruz; ihtiyacın doğrudan kendisinin karşılanmasını istiyoruz. Bu bizim için kritik bir nokta. Ayrıca adı İhtiyaç Haritası ama bir ihtiyaç ortaya çıkmadan da bir şeyler yapabilirsiniz. Yaşadığınız mahalle ya da kente bir şey sunmak için bir felaketin olmasını beklemenize gerek yok. Bu nasıl olabilir? Örneğin çocuklara yönelik ücretsiz kurslar düzenleyerek destek verebilirsiniz. Ya da öğrencisiniz: “Hafta sonum boş. Köpekleri gezdirebilirim, çocuklarla ilgili projelerde yer alabilirim” diyebilirsiniz. Bir şey yapmak istediğiniz noktada kendinizi gösterebilme olanağınız var. Bunların yanı sıra bu sistemin doğrulanarak işleniyor olması da belki bizi diğer projelerden ayıran bir özellik.

Haritanın kapsamı, yalnızca maddi ihtiyaçlar değil o halde?
Evet, sadece maddi ihtiyaçlardan bahsetmiyoruz burada. Yaşadığınız mahallenin, kentin daha iyi olabilmesi için aklınıza ne geliyorsa onu yapabilirsiniz. Bir alan açılıyor size. Tabii biz yola buradan çıktık ama şimdilik gelen ihtiyaçlar daha çok okullardan kırtasiye malzemesi, oyuncak, giysi… Değiştirmek istediğimiz davranış biçiminin en temelinde şu var: Bir taraf bir tarafa sürekli veriyor, destek oluyor. Bir taraf da diğer tarafa sürekli muhtaç. İşte biz bunu değiştirmek istiyoruz. Bir dönem sizin bir şeye ihtiyacınız olabilir ama başka bir zaman başkasına destek olabilir, ihtiyaç karşılayabilirsiniz. Yani ihtiyaç giren, destek olan ve gönüllü dediğimiz üçlü yapı, aslında tek bir kişi de olabiliyor. Herkesin yapabileceği bir şey var. Örneğin bir okul diğer okula kitap göndermek istiyor. Yani okullar hep “alan” değil. Bu bizim aslında ilerleyen zamanlarda çoğaltmak istediğimiz bir örnek.

Toplumsal, ekonomik, ekolojik koşullara bakıldığında dayanışma her zamankinden daha mı gerekli?
Öyle elbette ve günümüzde çok gelişti. Önceden gençlikle ilgili Türkiye çapında faaliyet gösteren bir-iki oluşum varken şimdi bir sürü var. Beğenir beğenmezsiniz ama bu oluşumlar demokrasi için çok gerekli. Belki birbirimizle mücadele ederek demokrasiye ulaşacağız. Bu benim hoşuma gidiyor, çünkü o mücadelede birbirimizi anlıyoruz ve ne kadar çok anlarsak o kadar iyi bir yere ulaşacağız. Birbirimizi ayrıştırmadan ve önyargılarımızı mümkün olduğunca en aza indirerek konuşmamız gerekiyor. Sorunumuz bu aslında, yani birbirimize bile adaletli değiliz. Önce bunu oluşturmamız gerekiyor ki, eşit bir şekilde mücadelemize devam edelim veya birleşelim ya da ortak bir çözüm bulmaya çalışalım. Siyasi gelişmeler, sivil toplumun gelişmesi, özel sektörün işin içine girmesi, kamu kurumlarının, bakanlıkların, belediyelerin kapasitelerini geliştirmesi… Bunların hepsi aslında birbirini tamamlayan şeyler. İhtiyaç Haritası’yla yapmak istediğimiz de bu: Farklı yapılanmaları, desteği ya da eksikliği bir de harita üzerinde görelim, resmimizi çıkaralım. Birbiriyle ilişkili olan bütün bu başlıkları bir araya toplayalım… Bilinç de artıyor, ihtiyaç da. İnsanın olduğu yerde ihtiyaç hiçbir zaman bitmez zaten. “Yüksek model cep telefonu istiyorum” diyen de geldi bize, “Huzur istiyorum, sevgi istiyorum” diyen de. O ihtiyaç kelimesinin altında bir derya var. Bir gün biri, “Türkiye OECD ülkeleri arasındaki en mutsuz ülke. Ben insanların mutlu olması için bir proje yapmak istiyorum” diyebilir. Bu da başka bir ihtiyaca, duyguya hitap ediyor. Kesinlikle gelişiyor, gelişmeli de. Teknolojiyle bu gelişim iyi bir şekilde kullanıldığı zaman çok güzel sonuçlar veriyor. Bu anlamda umutluyum aslında.

Huzur istiyorum diyenlere ne cevap veriyorsunuz ?
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur” kitabını gönderiyoruz (Gülüyor).

Başka ilginç istekler var mı?
Gelinlik isteyenler var, iş başvuruları çok geliyor ya da “maddi durumum kötü, geçinemiyorum” diyenler oluyor. Bunlar alanımıza girmiyor şu anda ama ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Bu tarz sorunlar için kaymakamlıkların, valiliklerin sosyal dayanışma vakıfları var. Belki onlarla entegre bir şeyler yapabiliriz. Burs talebi çok geldi, onun için de bir şey yapamıyoruz ama farklı arkadaşlarımızla buluşturmaya çalışıyoruz. Tabii pahalı marka telefon isteyenler için bir şey yapmıyoruz ama o da aklımıza başka soruyu getiriyor: Kullanılmayan telefonlarla ilgili bir şey yapılabilir mi, geri dönüşüme katkı sağlanabilir mi?

Platformda yerel yönetimler kendilerine nasıl yer buluyorlar?
Daha önce hep yerel yönetimlerle dirsek dirseğe çalıştık. Bizim için gerçekten önemli ve değerliler. Bir kere o kentin sorununu gerçekten o kentte yaşayan insanlar biliyor. Yani belediyede sorumluluk sahibi olanlar, aslında sorunu yaşayanlar ve çözecek olan da onlar. O mekanizmanın işletilmesini çok önemsiyoruz. Muhtarlıklar, belediyeler, kaymakamlık ve valilikler ortaklık kurmak istediğimiz çok ciddi bir alan. Ortak projeler yapılabilir. Gelen bir talebe göre belediye bir yer verir mesela ya da araç tahsis eder, başka bir proje çıkar ortaya.

Şu an var mı böyle bir çalışma?
Şöyle bir şey oldu: Bilgisayar eğitimi vermek isteyen bir kadın vardı Maltepe’den. Kendisi zaten farklı kurumlarda bu eğitimi veriyormuş. “Ben kadınlara temel bilgisayar eğitimi vermek istiyorum” dedi. Peki, yeri nereden bulacaksınız diye sorduğumuzda, “Maltepe Belediyesi’yle görüştüm. Onlar bana yer verecekler” dedi. Çok somut, milyon dolarlara gerek olmayan bir çalışma aslında. Bu kadar basitleştirmek istiyoruz bir anlamda olayı.

Birlikte çalıştığınız sivil toplum kuruluşları var mı?
Şu anda birçok sivil toplum kuruluşuyla görüşüyoruz. Türkiye çapında faaliyet gösteren ve hâlihazırda çok güzel projeler üreten kurumlarla ortaklaşa çalışmak istiyoruz. Hepsiyle protokol imzalamadığımız için net olarak şunlar şunlar diyemiyorum ama Türkiye ya da kent bazında, sosyal sorumluluk alanında, kentin kalkınması ve gelişmesi için çalışan tüm sivil toplum kuruluşlarıyla çalışmak istiyoruz. Bir de uzmanlık alanına göre dernekler var. Onlar da bizim için çok önemli. Mesela kıyafet konusunda zaten çalışan bir dernek var, ihtiyacı olanlara kıyafet dağıtıyor… Onlarla birlikte bu süreci yürütmek istiyoruz. Gönüllülerimizle hem onlara destek olmak, hem de onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanıp daha iyi bir sistem oturtmayı hedefliyoruz.

Beşiktaş’ta otuyorsunuz. Neden Beşiktaş?
Çok basit bir nedeni var, teyzem burada (Gülüyor). İstanbul’da ilk gözümü açtığım yer Beşiktaş aslında. Trenle Haydarpaşa’ya ulaştıktan sonra ilk Beşiktaş’a geldim ve beş gün İstanbul’un başka hiçbir yerini görmedim. O anlamda bir ev gibi oldu benim için. Şimdi nereye gidersem gideyim, kendimi tekrar Beşiktaş’a atmak istiyorum. Hatta neredeyse 2-3 yıldır başka bir yere de çıkmıyorum zorunlu kalmadıkça. Beşiktaş’ta benim hayatım için gerekli her şey var. Sosyalleşme alanımız da var, dışarı çıktığımızda kendimizi rahat hissedeceğimiz parklarımız da var. Bir tek sinemamız yok Beşiktaş içerisinde.

Çeşitli projelerde belediye meclislerine eğitimler verdiniz, kent konseyinde yer aldınız. Bu oluşumlar, halkın kent yönetimine katılımını nasıl etkiliyor?
Gençlik, kadın meclislerinde bulundum. Sistemin Türkiye’de belediyeler düzeyinde nasıl işlediğine ve nasıl işlemediğine şahit oldum. Gençlere olanak verildiği zaman inanılmaz güzel işler yapıyorlar; çok güzel sahip çıkıyorlar. Sistem teoride çok iyi ama uygulamada sıkıntılar olabiliyor. Aslında katılım mekanizmaları var. İnsanlar sivil toplum kuruluşlarına gidiyor, meclislere katılıyor veya dışarıdan çalışmalara destek oluyorlar ama sistematik bir şey olmadığı için, bir süre sonra herkes kendi işini yapmaya devam ediyor. Kopuyorlar birbirlerinden ya da toplantılar çok verimsiz olmaya başlıyor. Kentine sahip çıkmak isteyenler var ama belki onlara biraz da yöntemi anlatmak gerekiyor. Ayrıca yöntemi herkes için eşit bir şekilde uygulamak lazım. Yani sadece belli bir mahallede yaşayan ya da belli bir görüşe sahip insanlarla değil de herkes için eşit bir şekilde o yöntemi sağlamak gerekiyor. Eğer belli bir grup gelmiyorsa, katılmıyorsa bu ciddi bir sorundur ve sorgulanmalıdır. “Her şeyi yaptık; salonlarımızı açtık, afiş bastırdık, duyurduk” demek yetmiyor.

Beşiktaş’ta durum nasıl sizce?
Potansiyel yüksek ama çok da iyi değerlendirilmiyor gibi. Çok ciddi bir okumuş kitle var Beşiktaş’ta. Birçok üniversite öğrencisi var. Ciddi bir işgücünün ikamet ettiği bir alan burası. Gördüğüm kadarıyla Beşiktaşlı kitle daha da aktifleşebilir. Ama bir yandan da çok zor olabiliyor onları bir araya getirmek. İyi kullanılırsa çok iyi ve güzel bir kitle var Beşiktaş’ta. Aynı zamanda her kesimden, her düşünceden insanı barındıran bir yer Beşiktaş.

Bisiklet kullanıyorsunuz. İstanbul’da bisikletle ulaşım ile ilgili neler söylersiniz?
Londra’da bir sene kaldım. İkinci altı ayda her yere bisikletle gidiyordum. Tabii şehrin coğrafi yapısı da buna el veriyordu. İstanbul’a dönünce, burada nasıl olur demeden başlamak istedim. Ofisimin, evimin birbirlerine yakın olması şanstı bu anlamda. Ofisim Ortaköy’deydi ve Beşiktaş’tan çok rahat gidebiliyordum. Sonra farklı yerlere de gidip gelmeye başladım bisikletle. Karşıya bile gittiğim zaman mutlaka alıyordum yanıma. Binemeyeceğim noktalarda metroyu kullanabilir miyim diye düşündüm. Alternatif birkaç yol geliştirince bisikletle yaşam o kadar da zor değil. Her gün de gelişiyor. Mesela önceden metrolarda iki bilet basıyorduk artık bir bilete düşürdük. Bisikletli Ulaşım Platformu da bunu destekliyor ve yaygınlaştırmaya çalışıyor. Belki tehlikeli ama İstanbul’da yaşamak başlı başına tehlikeli, motor için de araba için de… Kendime göre güvenlik önlemlerim, kestirme yollarım var diyebilirim. Çok keyifli…

 

 

İhtiyaç Haritası 

Web
Facebook
Twitter

 

Haberi Paylaş:

Beşiktaş Belediyesi


BKS logo

© 2024 Beşiktaş Belediyesi. Sitedeki tüm metin ve görseller Beşiktaş Belediyesi'ne aittir. İzinsiz kullanılamaz.

F5 İletişim