BEŞİKTAŞ
9 March 2021

BEŞİKTAŞLI TARİHÇİ CAVİD BAYSUN

Beşiktaşlı tarihçi Cavid Baysun

Beşiktaş’ta doğdu, Abbasağa’da ilkokula başladı, ordinaryüs profesörlük payesi aldı. Tarihçi Cavid Baysun’un Beşiktaş’a olan gönül bağı hiç kopmadı.

Yazı: Fatih Yücel

Beşiktaşlı Tarihçi Ordinaryüs Profesör Cavid Baysun 15 Ağustos 1899’da Beşiktaş’ta doğmuş, eğitimine Beşiktaş’ta Abbasağa Mahallesi’ndeki ilkokulda başlamış, 19 Kasım 1968’de vefat ettiğinde Beşiktaş’ta Yahya Efendi Dergâhı’nın haziresine defnedilmiştir.

Aslında İzmirli olan Cavid Bey’in babası Dr. Ali Rıza Bey, İstanbul Sıhhiye Müdürüydü, annesi Bedriye Hanım ise paşa kızıydı. Cavid Bey ortaokulu babasının tayini sebebiyle Halep’te Fransız Okulu’nda okudu, Adana Lisesi’nde başladığı lise eğitimini 1922’de Nişantaşı Lisesi’nde tamamladı; İstanbul’da Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra, 1926’da İstanbul Erkek Lisesi’nde tarih öğretmeni oldu. Kandilli Kız Lisesi ve Galatasaray Lisesi’nde tarih öğretmenliği yaptı, 1937 senesinde Edebiyat Fakültesi’nde Orta Zamanlar Garp Tarihi (Orta Çağ Avrupa Tarihi) dersini vermeye başladı. 1939’da doçent, 1945’te Türkiye Tarihi Kürsüsü’nde Türkiye ve Yeni Çağ Avrupa Tarihi profesörlüğüne yükseltildi. Cavid Baysun 1950’de Türkiyat Enstitüsü Müdürlüğü’ne tayin edildi; Adnan Adıvar’ın ölümünden sonra, üye olarak çalıştığı İslam Ansiklopedisi’nin müdürü oldu; 1960’da ordinaryüs profesörlüğü payesi aldı. 1968’deki ölümüne dek Yeni Çağ Tarihi kürsüsünün başkanı olarak kaldı.

TDV İslam Ansiklopedisi’nden aldığım bu bilgilerde ve diğer kaynaklarda Cavid Baysun’un çocukluğunda ve hayatının geri kalanında İstanbul’un hangi semtinde veya semtlerinde yaşadığına dair bir işarete ulaşamadım. Çocukluğunda Beşiktaş’ta yaşadığı muhtemeldir. Belki de ileriki yaşlarında bu semtten kopmuştur. Fakat Cevdet Paşa’nın Tezâkir’i, Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Mevâidü’n-nefâis fî kavâidi’l-mecâlis gibi eski yazıdan yaptığı neşirleri, Cem Sultan, Hayatı ve Şiirleri, Tiryaki Hasan ve Kanije Savaşı ve lise öğrencileri için yazdığı Orta Çağ Tarihi gibi kitapları ve İslam Ansiklopedisi için hazırladığı çok sayıda ansiklopedi maddesiyle beraber Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, Türkiyat Mecmuası, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Dergisi gibi dergilerdeki makalelerinin haricinde, gönül bağıyla bağlı olduğu belli olan Beşiktaş semtine dair araştırmalar yapmış ve bunları farklı dergilerde yayınlamıştı.

Burada Yahya Kemal’in meşhur dizesini hatırlamak uygundur: “Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.” Belli ki Cavid Bey’in ömrü boyunca sevdiği semt de Beşiktaş’tır. Cavid Baysun, Beşiktaş’ta Barbaros Hayreddin Paşa’nın türbesinin etrafındaki binaların kaldırılıp iskele meydanının ıslah edilip türbenin karşısına Barbaros Hayreddin Paşa’nın heykelinin dikildiği 1946 senesinde yazdığı “Beşiktaş’a Dair” isimli makalesinde (Türkiye Turing ve Otomotiv Kurumu Belleteni, 1946, no. 55-56, s. 21-23), imar faaliyetlerinden ötürü abidelerinin akıbetinden endişe ettiği Beşiktaş’ın tarihini ve semtin isminin kökenini ele almaktadır. Cavid Baysun, 16. yüzyıl kaynaklarında, özellikle de Beşiktaşlı mutasavvıf Yahya Efendi’nin bir şiirinde ismi “Beşiktaşı” olarak geçen İstanbul’un Sur dışındaki en eski mahallelerinden biri olan Beşiktaş’ın ismini bilinen “beşik” kelimesinin haricinde, denizcilikte bir tabir olan gemi beşiği ve Türk donanmasıyla pek sıkı olan Beşiktaş’taki taş sütunlardan gelmiş olabileceğini öne sürmektedir.

Değişimin izinde

Cavid Bey “kasabamız” olarak adlandırdığı Beşiktaş’ın zaman içindeki değişiminden bahsederken, bazı isimlerin tıpkı Yıldız Kasrı civarındaki yerinden edilmiş Sultan II. Mahmud’un ikinci kadını ve Sultan Abdülmecid’in validesi Bezm-i Âlem Sultan tarafından inşa ettirilmiş bir çeşmeye Topkapı haricinde rastlaması gibi– Abbasağa Mahalllesi’ndeki Hamidiye Çeşmesi’nin önünde, eskiden “Âşıklar Meydanı” denilen, “Küçüklüğümde, bugün park hâlinde bulunan kabristanla alakalı-yedi âşıklar menkıbesi- dinlediğimi hatırlıyorum” diye yâd ettiği, artık Beşiktaş’ta “Âşıklar Meydanı” adını taşıyan bir sokak ya da bir semtin kalmadığını söylediği fakat Kasımpaşa tarafında bir sokağa verildiğini anlattığı “Abbasağa Mahallesi’nin bir zaman en tanınmış yer isminin Âşıklar Meydanı olduğunu iddia edebilirim” diye yazdığı bu meydan ismini de yerinden edilmiş bir isim olarak zikretmektedir.

Fakat Cavid Baysun için Beşiktaş’ın en acınacak yeri, “rağbetten düşmüş” Ihlamur mesiresidir. Eski kitaplardan okuyarak Kethüdâzâde Ârif Efendi gibi “mümtaz şahsiyetlerin” katıldıkları sazlı sözlü âlemlerin yapıldığı Ihlamur’daki kasrın “Hacı Hüseyin Bağı” adı verilen bölgesine ayrı bir makalesini hasretmiştir Cavid Bey (Hacı Hüseyin Bağı, Tarih Dergisi, IV, 7, 1952, s. 69-76). Hacı Hüseyin’in kim olduğunu arşiv vesikalarıyla gösterdiği araştırmasında Hacı Hüseyin Ağa’nın Sultan III. Ahmed Devri’nde Tersane Eminliği yapmış, Hacı Hüseyin Ağa’yla beraber oğlunun, kızının ve torununun Beşiktaş civarında hâlâ var olan hayratı göze çarpan zengin bir kişi olduğunu ortaya koymuştur. Haksız yoldan zenginleşmesi hükûmetin tepkisini çeken Hüseyin Ağa, Râşid Tarihi’ne göre idam edilmiş ve malları müsadere edilmiştir. Ertesi sene de Hüseyin Ağa’nın damadı, Süleymaniye Müderrisi, Elmas Paşa imamı diye bilinen İbrahim Efendi, kayınpederine edilen muamele hakkında ileri geri konuşmak töhmetiyle Sadrazam (Şehid) Ali Paşa’nın gazabına uğramış ve Filibe Kadılığı görevine tayin edilerek İstanbul’dan uzaklaştırılmıştır. Hacı Hüseyin Ağa’nın idamından sonra hükûmet tarafından müsadere edilen mülkleri arasında bugün Ihlamur olarak bildiğimiz yerdeki bağlar, Cavid Baysun’a göre padişah bahçesi olarak korunmuş ve daha sonra oraya bir kasr-ı humâyûn inşa edilmiştir.

Gönül bağı

Cavid Baysun’un yine Türkiye Turing ve Otomotiv Kurumu Belleteni’nde yayınlanmış, Boğaziçi sahilinin semtlerini teker teker anlatan İzzet Efendi’nin kaside tarzındaki Sâhil-nâme isimli eserine dair bir makalesi de mevcuttur (“Boğaziçi İskelelerine Dair Bir Kaside: İzzet Efendi’nin Sahilnamesi”, Türkiye Turing ve Otomotiv Kurumu Belleteni’nden ayrı basım, 1950). Yazılarından takip edildiği kadarıyla Cavid Baysun’un gönül bağıyla bağlı olduğu Beşiktaş dışındaki başkaca iki mekân, yıkılıp otel yapılma ihtimaline karşı çıktığı, bir zamanlar tarih öğretmenliği yaptığı Beyoğlu’ndaki Galatasaray Lisesi binası (“Galatasaray Hakkında”) ve “Bayezid Camii’nin gölgesine sığınan asıl adı Hakkâklar olduğu hâlde yavaş yavaş kitapçılar tarafından istila edilerek Sahaflar Çarşısı denilen ahşap ve perişan dükkânlı, bozuk kaldırımlı dar ve çarpıp sokak”, “tesadüfen yolu düşenlerin bir an evvel çıkmak için acele ettikleri”, “İstanbul’un bütün … kitap meraklılarına dünyanın en ferah yeri” gibi görünen Beyazıt’taki şimdiki yerine bir yangının ardından taşınmış Sahaflar Çarşısı’dır (“Sahaflar Çarşısında”).

Cavid Baysun 19 Kasım 1968’de vefat etmesiyle, doğduğu semtin ismini araştırırken atıf yaptığı Beşiktaş semtindeki Yahya Efendi Dergâhı’nın bahçesine gömülmüştür.

b+ / 31. sayı / sonbahar 2020
Haberi Paylaş:

Beşiktaş Belediyesi


BKS logo

© 2024 Beşiktaş Belediyesi. Sitedeki tüm metin ve görseller Beşiktaş Belediyesi'ne aittir. İzinsiz kullanılamaz.

F5 İletişim